Sevgi Dili 'Türkçemiz'
  HABERLER
 
GÜNCEL HABERLERI BURADAN OKUYABILIRSINIZ
14. Türkçe Olimpiyatları Texas Etkinlikleri
I.K tarih 12.03.2016, 13:14 (UTC)
 Dünyanın çocukları dünyayı dolşamaya devam ediyor. İlki Filipinler’de başlayan 14. türkçe olimpiyatları şimdi de Amerika’nın Texas eyaletinde. Bir birinden önemli isimlerin katıldığı festivale 3000’den fazla seyircinin katılması ise dikkatlerden kaçmadı. Bunun için Allah’a ne kadar şükretsek azdır. Katılımcılar arasında Amerika’nın kongre üyelerinden AL GREEN ile PETE OLSON’da vardı.

Bu etkinliklerin dünya barışı adına çok önmli olduğunu söyleyen Texas kongre üyelerinden Al Gren savaşların birlikte bitebileceğini, dünyann gelecek nesiller adına daha iyi bir yer olabileceğinin ancak birlikte yapılabileceğini söyledi.

Biz, bu dünyada birlik içinde olabileceğimize inanıyoruz. Bu dünyaya barışı getirebileceğimize inanıyoruz.

Yukarıda alıntılanmış olan sözler de Al Green’e aittir. Konuşması bittikten sonra sahneye birlikte çıktığı Tunus’lu öğrenciyi de yanına çağırarak bu etkinliği düzenleyen Raindrop vakfına takdir beratını verdi. Etkinliğe katılına diğer kongre üyelerinden Pete Olson ise bu güzel etkinliği yaptılarından dolayı ve çok kültürlülüğe katkılarından dolayı Türk-Amerikan toplumuna teşekkürlerini sundu. Tüm konuşmalar bittikten sonra etkinliğe katılan yetkililer, diplomatlar, milletvekilleri dünya çocukları ile birlikte barışı anlatan bir şarkı söylediler.

 

14. Türkçe Olimpiyatları Başlangıç Tarihleri
I.K tarih 12.03.2016, 13:13 (UTC)
 14. türkçe olimpiyatları elemeleri Filipinler’de başlayıp Amerika’nın Texas eyaletiyle devam etti. Diğer ülkelerde de çalışmalar, hazırlıklar hızla devam ediyor. Bu sene Allah’ın izni ile 14.sü düzenlenecek olan uluslararası türkçe olimpiyatları başlangıç tarihleri ile alakalı detaylara bu yazımızdan ulaşabileceksiniz. Her sene olduğu gibi bu sene de büyük bir katılımla gerçekleşmesi beklenen türkçe olimpiyatları için Filipinler’de 2500 seçkin konuğun katıldığı elemelerde bir birinden renki görüntüler yaşandı.

İzleyicilerin hem eğlenip hem de hüzünlendiği türkçe olimpiyatları elemelerinde finale kalan isimler 2 haftalık final gösterilerinde performanslarını sergileyecekler. Her sene olduğu gibi bu sene de türkçe olimpiyatları Mayıs ayının sonlarına doğru başlayıp Haziran’ın ortalarına doğru son bulacaktır.

Aslında türkçe olimpiyatları uzun bir süreçten sonra final yaptığından dolayı ülkelerdeki elemeler şimdiden başlamış durumda. Maalesef türkiyedeki siyasi konjoktürden dolayı geçtiğimiz sene türkçe olimpiyatları için izin verilmemişti. Çok gariptir ki bir ülkenin dilini, kültürünü tanıtan ve şanlı bayrağını başka ülkelerde dalgalandıran kurumlar hain olarak gösterilmiş, türkçe olimpiyatları ülkemizde engellenmiş.

Bu da Allah’tan diyerek sineye çekildi. Ve tohumlar meyve vermeye başladı. Artık türkçe olimpiyatları dünya genelinde yapılan ve evrensel bir kimliğe bürünen bir organizasyon haline geldi. Ve birilerinin engellemelerine, kinlerine, ihtiraslarına rağmen sesli bayrağımız türkçe tüm dünyaya tanıtılmaya devam edilecektir.
 

TAYLAND’DA ULUSLARARASI DİL VE KÜLTÜR FESTİVALİ COŞKUSU
rotahaber tarih 12.03.2016, 12:03 (UTC)
 Türk okullarını bünyesinde bulunduran Marmara Okulları tarafından Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür Bakanlığı ve Tayland Turizm Otoritesi desteğiyle düzenlenen Uluslararası Dil ve Kültür Festivali’nin (IFLC) Tayland ayağı başkent Bangkok’da coşku ile kutlandı.

<




<

Uluslararası Dil ve Kültür Festivali’nin (IFLC) Tayland ayağı başkent Bangkok’da coşku ile kutlandı. Festival için gelen yaklaşık 2 bin 500 kişi, Thailand Cultural Centre adlı prestijli salonu ağzına kadar doldurdu.

Festivale katılan 21 farklı ülkeden öğrenci, söyledikleri şarkı ve sergiledikleri performanslarıyla izleyicilerden tam not aldı. Programda Tayland, Maldivler, ABD, Fransa, Kırgızistan, Filipinler, Myanmar, Vietnam, Kamboçya, Endonezya, Laos, Rusya, Mozambik, Mısır, Hindistan, Azerbeycan, Belarus, Tunus, Senegal, Bosna Hersek, Gürcistan’dan festivale katılan toplam 140 öğrenci sahne aldı.
Program Türk okullarını bünyesinde bulunduran Marmara Okulları tarafından Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür Bakanlığı ve Tayland Turizm Otoritesi desteğinde düzenlendi.

MAKALE VE RESİM YARIŞMASI DÜZENLENDİ
IFLC öncesi Marmara okullarında okuyan öğrenciler arasında Evrensel Barış temalı makale ve fotoğraf yarışması düzenlendi. Bazı öğrenciler barış hakkında resim çizerken, bazıları da yazıya döktü. Her iki kategoride’de yüzden fazla öğrenci final’e kalmaya hak kazandı; bunlardan 40 tanesi olimpiyat merkezinde sergilendi.
Programa ABD Massachusetts eyaleti Temsilciler Meclisi’nden katılan 7 temsilci Marmara Okulları’na dünya barışına katkılarından dolayı teşekkür plaketi verdi. Plaket meclis üyesi ve sözcüsü Patricia A. Haddad tarafından ülkesini Filipinlerdeki IFLC’de temsil eden öğrenciye verildi.
Program’da Tayland Yetenek Sizsiniz 5. Sezon Finalisti Pansaya Peach yerel dilde şarkı seslendirdi. Pattayagun dans okulu öğrencileri yaklaşık 50 kişilik dans grubu ekibi ile Tayland kültür dansları sergiledi. Loburi Engelliler Okulu’dan 3 görme engelli kız öğrenci şarkı söyledi. Gözleri görmeyen öğrenciler samimi hareketleri ile tüm seyircileri duygulandırdı ve ayakta alkış aldı. Tayland’lı öğrenciler de Mardin yöresine ait halk dansı oynadı.
Programa Tarım Bakanı Danışmanı General Prasart Sukkaset, Hava Kuvvetleri Eski Komutanı, Hava Kuvvetleri Akademi Komutanı, Bakan Yardımcıları, Büyükelçiler, Ticaret Odaları Birliği Başkanı, yerli ve yabancı farklı dinlerden liderlerden üst düzey katılım gerçekleşti.
Yaklaşık iki saat boyunca devam eden program, Periscope aracılığıyla canlı olarak yayınlandı. Birçok dilden şarkıların seslendirildiği ve değişik kültürleri yansıtan gösterilerin düzenlendiği festival, ülkede büyük ilgi gördü. Dünyanın Renkleri temalı festival, dünyanın farklı ülkelerinden gelen çocukların hep birlikte söylediği Universal Peace (Evrensel Barış) isimli şarkıyla sona erdi.

CHAO PHRAYA’DA GEMİSİNDE AKŞAM YEMEĞİ
Program sonrası Marmara Okulları tarafından öğrenci ve öğretmenler başta olmak üzere dünyanın dört bir yanından IFLC için gelen misafirlere başkentteki Chao Praya nehri üzerinde 41 metre genişliğindeki gemide akşam yemeği verildi. IFLC öğrencileri program sonrası gemide barış şarkılarını söylemeye devam etti. Akşam yemeği sonrası emeği geçen herkeze hediyelerini Marmara Okulları Yönetim kurulu başkanı takdim etti. Aynı zamanda gelen öğrencilerin ailelerine de hediye takdim edildi.
Dünya çocukları program öncesi bir çok kurum tarafından kabul edildi. Tayland Devlet Bakanı Panadda Diskul, IFLC öğrencilerini Başbakanlık binasında ağırladı. Öğrenciler ile yakından ilgilenen Diskul, çocuklardan programda söyleyecekleir şarkıları dinledi; kendileri ile sohbet etti. Daha sonra dünyanın dört bir yanından gelen öğrenciler ülkelerine ait hediyeleri kendisine takdim etti. Başbakanlık binası önündeki toplu fotoğraf sonrası Bakan Panadda Diskul öğrencilere ve öğretmenlere hediye verdi.

TAYLAND KURUMLARINDAN ÖĞRENCİLERE YOĞUN İLGİ
Bangkok Valiliği, Kültür Bakanlığı, Özel Okullar Yönetim Ofisi (OPEC) IFLC öğrencilerini ağırladı.
Rajamangala Üniversitesi Pöh-chang Sanat Akademisi dekan yardımcısı, IFLC öğrencilerini üniversitede ağırladı ve sanat atölyelerini gezdirdi.
Thai PBS Televizyon kanalı IFLC öğrencilerini kabul etti. Öğrenciler sabah programında 7 dakika boyunca canlı yayında tanıtıldı; program hakkında izleyicilere bilgi verildi.
Öğrencileri başkent Bangkok’da bulunan ACTS film stüdyolarına da misafir oldu. Film setinde ünlü oyuncular ile tanıştı; fotoğraf çektirdi.
Tayland Ulusal Haber Bürosu (NBT World) Televizyonu’nun çektiği IFLC belgeselinin önümüzdeki günlerde yayınlanması bekleniyor.
 

Türkçe Olimpiyatları 2011 Heyecanı Başlıyor
Yönetim tarih 19.04.2011, 09:39 (UTC)
 Dünya çocuklarını sevgi dili Türkçe etrafında buluşturan Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'nın 9.su için 130 ülkeyi heyecan sardı.
<




<
Amerika'dan Afrika'ya, Bosna-Hersek'ten Pakistan'a kadar dünyanın dört bir yanında yaşayan öğrenciler, Türkiye finallerinde yarışabilmek için ter dökmeye başladı. Her yıl ülkemize 'Türkçe bayramı' yaşatan Uluslararası Türkçe Olimpiyatları'nın 9.su için geri sayım başlıyor.



Olimpiyatlar, 12 Haziran'da Türkiye'de yapılacak genel seçimler nedeniyle bu yıl 15-30 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Geçen yıl 120 ülkeden 750 öğrencinin katıldığı olimpiyatlara bu yıl 130 ülkeden, Türkçe sevdalısı 1.000 finalist öğrenci katılacak. "Bir lisan, yedi milyar insan" sloganıyla gerçekleştirilecek 'Türkçe şöleni'nin finalleri Ankara, İstanbul, Konya ve Bursa'da yapılacak. Ayrıca Türkiye'nin yaklaşık 20'ye yakın büyük şehrinde geniş katılımlı il etkinlikleri düzenlenecek.



Bu yıl olimpiyatlara 'resim', 'ses' ve Türkiye'de okuyan yabancı üniversite öğrencileri için 'deneme' yarışması eklendi. Bu üç yeni kategori ile olimpiyatlardaki yarışma alanı sayısı 20'ye çıktı. Resim yarışmasının konusu 'kutsal değerlere saygı' olacak. Yeni eklenen 'ses' yarışması ile şarkı yarışması arasında 'dil' farkı olacak. Şarkı yarışmasındaki şarkılar Türkçe, ses yarışmasındaki şarkılar ise öğrencilerin kendi anadillerinde söyledikleri şarkılardan oluşacak.



Uluslararası Türkçe Olimpiyatları Genel Sekreteri Tuncay Öztürk, olimpiyatlar için dünya genelinde bir yıl boyunca hazırlık yapıldığını söyledi. Öztürk, "Olimpiyat heyecanını Türkiye'ye gelmeden hissetmeye başlayan öğrenciler, finallere katılabilmek için kendi ülkelerinde elemelere giriyorlar. Her öğrencinin olimpiyatlara yalnızca bir kez katılma hakkı bulunuyor. Bu sayede her yıl binlerce farklı öğrenci Türkçe öğreniyor ve kültürümüzü yakından tanıyor." dedi. Olimpiyatlarla ilgili geniş bilgi ve başvuru için www.turkceolimpiyatlari.org internet sitesi kullanılıyor.

 

Tılsımlı gömlekler‏
I.K tarih 15.12.2009, 11:15 (UTC)
 Osmanlı sultanlarının ayet, hadis ve sembollerle süslü her biri üç-dört yılda dokunan tılsımlı gömleklerinin sırrı hâlâ çözülemiyor. Uzmanlar, gömleklere işlenen şifrelerin Osmanlı tarihine ışık tutacağına inanıyor. Osmanlı padişahlarının savaşta galip gelmek, nazardan korunmak ve şifa bulmak için giyindikleri tılsımlı gömleklerin üzerindeki harf ve rakamların işaret ettiği anlam şimdilik bir sır. Üstelik çözülemeyen yalnızca şifreler değil, kumaşların nasıl olup da 8 bin çözgü ipiyle dokunduğu da anlaşılabilmiş değil.


<




<

Gömleklerin şifresini ve dokuma tekniğinde kullanılan formülü bulmak ise merak tatmininden daha öte bir anlam taşıyor. Amaç, altın oranlarını Türk tekstilinin hizmetinde kullanmak. Tılsımlı sultan gömlekleri, ayet ve duaları tespit eden bir alim, işe başlamak için âyın eşref saatini hesaplayan müneccim ve sonunda gömleği bezeyen nakkaşların ortak ürünü. Kumaşlar çoğunlukla o zamanki adıyla Tonguzlu olan Denizliden getiriliyor saraya. Denizlinin kaliteli pamuğundan dokunan bezler, iç giyimi olarak tasarlanan tılsımlı gömlekler için bire bir. Hattatların kağıdı terbiye etmek için kullandığı aharlama yöntemiyle yazıya elverişli hale getirilen kumaşlar nakkaşlar atölyesinde işlenmiş. Bir gömlek üzerinde 3-4 yıl uğraşan hattatlar için meçhul kahramanlar yakıştırması yerinde olur; çünkü gömleklerin pek azında kimin tarafından yapıldığı yazılı.


1978 yılından bu yana Topkapı Sarayı Müzesinde Osmanlı tekstili ve padişah giysileri üzerine çalışan Doç. Dr. Hülya Tezcan, tılsımlı gömlekleri grafik sanatının zirvesi olarak tanımlıyor. Gömleklerin üzerine celi, sülüs, kufi yazıyla işlenen ayetler ve dualar kare, yıldız gibi geometrik şekillerin ya da Kadem-i Saadet, Süleyman Mührü, Zülfikâr, lale gibi anlamlı motiflerin içine yazılmış. 15-20. yüzyıl arasında hazırlanan padişah giysilerini içeren saray koleksiyonunda Peygamber Efendimizin nübüvvet mührü, Hilye-i Şerif ve Onun için yazılan Kaside-i Bürdeyle bezenmiş dört gömlek yer alıyor. Ancak diğer gömlekler üzerinde de yine Peygamberimize ait Kadem-i Saadet ve Nalın-ı Saadet motifleri kullanılmış.


Tılsımlı gömlekler üzerinde sıkça yer alan iki motif ise Hz. Ali'nin ucu çatallı kılıcı Zülfikâr ve çoğunlukla Musevi inancıyla bağdaştırılan Süleyman Mührü. Hülya Tezcan, gömleklerde Süleyman Mührünün saltanatın ebediyetini temsilen kullanıldığını ve Allah, Hz. Muhammed ve Hz. Ali isimlerinin çoğunlukla bir arada anıldığını tespit etmiş. Koleksiyonun en eski tarihli gömleği Şehzade Cem'e ait. Üzerinde 1477-1480 yılları arasında yapıldığına dair bir not bulunan gömlek ihtimal ki, 18 Temmuz 1482'de Anamur açıklarında şövalyelerin gemisine binerek Rodos'a hareket eden Cem Sultan'ın üzerindeydi. Talihsiz şehzade, saltanat yarışından galip çıkması için giydiği tılsımlı gömleğe rağmen Rodos'ta esir alındı. Cem'in gömleği şimdi Topkapı Sarayı koleksiyonunda. Ancak Viyana kuşatmasında bozguna uğrayan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın gömleğinin hâlâ Viyana'da bir manastırda olduğu tahmin ediliyor.


Hülya Tezcan, Osmanlı tarihinin tılsımlı gömlekler üzerinden okunabileceğini söylüyor. Nitekim 2. Selim'e Hürrem Sultan tarafından diktirilen gömlek yalnızca Selim ve Bayezıd arasındaki taht mücadelesini değil, Rüstem Paşa'nın entrikalarıyla boğdurulan Şehzade Mustafa'nın hazin sonunu da anlatır. Sultan 3. Murat'a ait gömlekte ise Konya Mevlevihanesi'ni kuran Şeyh Sinaneddin Dede'nin padişahlarla kurduğu iletişimi görmek mümkün. Sinaneddin Dede sadece gömleği yapan kişi değil, doğu seferine çıkarken elini öpüp hatırını soran Yavuz Sultan Selim'e , seferden zaferle döneceksin; benim senden tek isteğim dergâh'a yardım etmendir,diyen ilginç bir kişilik.Yavuz hakikaten savaştan zaferle dönüyor ve Konya Mevlevihanesi'ni yapmaya başlıyor. Yavuz'dan sonra Kanuni ve 2. Selim dönemlerini de gören Şeyh Sınaneddin Dede'nin ömrünün son demlerinde 3. Murat'a hediye ettiği tılsımlı gömlek saraya bir teşekkür babında. Yine aynı sultana ait gömleklerden biri, Oğlum, aslanım'a diye başlayan kitabesiyle diğerlerinden ayrılıyor. Oğluna pek düşkün olan Nur Banu Sultan'ın hazırlattığı gömleğin amacı gözü Safiye Sultan'dan başkasını görmeyen 3. Murat'ın başka evlilikler yapması. Nur Banu Sultan tahtı vârissiz bırakmamak için girdiği bu gömlekli mücadeleden zaferle çıkıyor ve 3. Murat ardında 19 erkek 20 küsur kız çocuğu bırakarak bu dünyadan ayrılıyor. Ancak erkek çocukların sonraki taht kavgalarında öldürülmesi Nur Banu Sultan'ın çalışmalarının boşa gittiği şeklinde yorumlanabilir.

Allahım sevgimi kulun Mustafa'nın gönlüne ver!... Tılsımlı gömlekler sadece padişahlar ve şehzadeler için yapılmamış. Saray çevresine yakın paşalardan özellikle makam hırsı olanlar da kendileri için gömlek hazırlatmışlar. Onlardan biri Moralı Hasan Paşa, gömleğinin üzerine şöyle yazdırmış: Allah'ım senden sevgimi, muhabbetimi kulun Mustafa'nın gönlüne vermeni dilerim. Nasıl vahyini sevgilin Muhammed'in kalbine ilham etmişsen ruhumla Sultan Mustafa'nın ruhunu uzlaştır. Gömleğin yakasındaki küçük karelerde ise "Ey herşeyi kolaylaştıran Allahım, Hasan Paşa'nın muradını da kolaylaştır". yazıyor. Hasan Paşaâ'nın muradı nedir, sadrazam olmak.



Hülya Tezcan bu gömlekten hareketle yaptığı araştırmada, paşanın çok hırslı bir adam olduğu ve sadrazam olabilmek için padişahları canından bezdirdiği bilgisine ulaşmış. Moralı Hasan Paşa sonunda muradına ulaşıp sadrazam olabilmiş. Saltanat kavgalarının uzağındaki halk da tılsımlı gömleklerden payına düşeni almış. Dönemin tarikat dergahlarında, sarılıktan, akrep sokmasından korunmaya yönelik hazırlanan gömlekler arasında kadınları eşlerine şirin gösteren gömlekler de var. İç gömleklerden günümüze ulaşanlar, üzerlerindeki leke hatta yaka kirleriyle duruyor; çünkü bu gömleklerin yıkanması mümkün değil.

Bir de hiç kullanılmadan kaldırılan gömlekler var koleksiyonda. Tezcan, Sarayda her şeyin bol bol yedeği vardır. Elimizde yüzlerce giyilmemiş bebek elbisesi var diyor. İpeğin nadir kullanıldığı bu alanda tılsımlı takke ve takma yakalar da var. Takma yakayla ilgili bir açıklamaya rastlamayan Hülya Tezcan, kendince bir çıkarımda bulunuyor: Yaka, sultanların törenlerde giydiği kaftanın yaka kesimine benziyor. Üzerindeki iplik izlerine bakılırsa kötülüklerden korunma niyetiyle kaftanın içine monte edildiği söylenebilir.Gömlekler şimdi koruma altında; sergilenmek için özel izinle saraydan çıkarılabiliyorlar; ancak kimi zaman hiç hesapta olmayan çok daha özel istekler olabiliyor.



Tezcan, Osmanlı Hanedanından ismini açıklamadığı bir kadının şifa bulmak için tılsımlı gömleklerden birini giyerek bir müddet beklediğini ve sonra teşekkür ederek ayrıldığını söylüyor. Hülya Tezcan yaklaşık 30 yıldır gömlekler arasında yaşasa da tılsımlarını çözmeye hiç çalışmamış. Bir şifre var, bu açık; ama o rakamları ve harfleri çözmek uzmanlık gerektirir. Kaldı ki, giysilerin olduğunu kabul etmeliyiz. Dokuma üzerine çalışanlar da 8 bin çözgü teliyle dokunan "Gülistan Kemha" tekniğini henüz çözemediler. Hülya Tezcan'ın hazırladığı Padişah Giysileri kitabı önümüzdeki günlerde Kültür Bakanlığı tarafından yayımlanacak. Şifreyi çözmek Türk tekstiline yeni bir açılım getirecek Türkiye'de tılsımlı gömlekler üzerindeki şifreyi çözmeye çalışan tek isim Mehlika Orakçıoğlu. Bilinen tek isim demek daha doğru; çünkü gömleklere ulaşma hususunda Hülya Tezcan'la bağlantıya geçmiş başka biri yok. 1998'den bu yana Türk Tekstilindeki Kültürel Etkiler başlıklı doktora tezi üzerinde çalışan Orakçıoğlu, şu günlerde 2. Selim'in gömleğini inceliyor. Şimdilik gömleğin ön yüzündeki küçük karelere yerleştirilen rakamlarla Fetih Sûresi'nin kodlandığını keşfetmiş. Tezini Londra'daki bir üniversite'de hazırlayan Mehlika Hanım, İngiliz danışmanlarının kendisini bu alana yönlendirdiğini ve asıl niyetlerinin gömlekler üzerindeki kodlama sistemini çözerek günümüz tekstiline yeni bir açılım kazandırmak olduğunu söylüyor: Bu konu, dışarıda daha çok ilgi topluyor. Harvard Üniversitesi bütün imkanlarını ücretsiz olarak seferber etti mesela. Sonunda neye ulaşacağımı bilmiyorum. Kodlama sistemini günümüze uyarlamayı başaramasam bile bu tez bitirilmeyi hak ediyor. Fakat çözebilirsem yeni tekstil tasarımları oluşturmak zor olmayacaktır.


Osmanlı tekstilini incelerken siyaset, ekonomi ve tarihten yararlanmak gerektiğini söyleyen Orakçıoğlu, tılsımlı gömlekler üzerinde dörde yakın formül kullanıldığını tespit etmiş. Uzun yazılar yerine rakamlar ve harfler tercih etmek sınırlı zemini verimli kullanmayı sağlıyor. Ancak altta, gündelik hayatta pratik olma felsefesi yatıyor. Nitekim Osmanlı döneminde tüccarların uzun cümleler yerine kelimelerin sayısal değerleriyle anlaştığı biliniyor. Gömlekler üzerindeki geometrik desenler ve kodlanan rakamlar bir matematik dehasına da işaret ediyor. Prof. Dr. İsmail Yakıtâ??ın Türk İslam Kültürü'nde Ebced Hesabı ve Tarih Düşürme (Ötüken Yayınları) adlı kitabından faydalanan Orakçıoğlu, Mimar Sinan'ın da eserlerinde ebced hesabı kullandığını hatırlatıyor. Mehlika Orakçıoğlu sadece bir gömlek üzerinde çalışıyor. İncelenmeyi bekleyen onlarca tılsımlı gömlek olduğu hesaba katılırsa gömleklerin dilinin çözülmesinin hayli vakit alacağı söylenebilir. Fakat onun halihazırda çözdüğü bir figür var. Yavuz Sultan Selim'in kaftanı üzerindeki desenleri inceleyerek ellerini gökyüzüne açmış yakaran insan figürüne ulaşan Orakçıoğlu, yurtdışında bu kaftan üzerine üç konferans vermiş. Sanatkârın desenler arasına ustaca gizlediği figür, kutsal hazineleri İstanbulâ??a taşıyan ve ilk Osmanlı Halifesi unvanını alan Yavuz'un İslam esasların koruyucusu olduğunu simgeliyor. Mehlika Hanım'a göre, görsel bir illüzyon halinde kimi zaman açıkça görünüp kimi zaman da desenler arasında yiten figürü doğrudan Yavuz Selim'e atfetmek de mümkün. Çünkü taç kullanan tek Osmanlı Padişahı Yavuz.



‘Tılsımlı’ ya da nâm-ı diğer ‘şifalı’ gömlekler, Topkapı Sarayı’nın en gözde koleksiyonları arasında yer alır hiç şüphesiz. Padişah elbiseleri koleksiyonunda seksen yedi adet tılsımlı gömlek, bir takma yaka, beş takke, on yazılı örtüden oluşan yaklaşık yüz civarında önemli bir koleksiyon mevcut. Bu gömleklerin en önemli özelliği padişahların savaşa giderken üzerlerine şifreli bir şekilde Fetih Sûresi’nin işlendiği gömlekleri zırh altına giymeleriydi. Bugüne kadar muhteviyatı saklı kalan gömleklerin üzerindeki sır perdesi bir nebze de olsa kaldırıldı. Yaklaşık otuz yıldır saray gömlekleri üzerine çalışma yapan Hülya Tezcan, araştırmalarını ‘Şifalı Gömlekler’ adlı kitapta topladı. Karizma Yayınları’ndan piyasaya çıkacak olan çalışma bu sahadaki tek eser olması sebebiyle ilgilisi için bulunmaz bir nimet. Çünkü kişiyi türlü kötülüklerden koruduğuna, hastalara şifa verdiğine inanılan ‘Şifalı Gömlekler’ aslında konuşan tarih niteliğinde.

Tılsımlı gömleklere dair ilk bilgiye Kur’an-ı Kerim’deki Yusuf Sûresi’nde rastlanılır. Bu sûrede Yusuf Peygamber’in, Mısır’ın azizi olduğu sıralarda kardeşlerine vererek babası Yakup peygambere gönderdiği bir gömlekten bahsedilir. Yakup peygamber, bunu yüzüne sürünce oğlunun ayrılığı ile ağlamaktan görmez olan gözleri açılır. Bu gömlekler, bir rivayete göre de, Cebrail’in, İbrahim Peygamber, Nemrut tarafından ateşe atıldığı zaman, Allah’ın emriyle cennetten getirip ona giydirdiği çok ince bir gömlektir. Bu gömlek İbrahim’den çocuklarına kalır, Yakup peygamber de onu bir muska içine koyarak gizlice oğlu Yusuf’un boynuna takar. Kardeşleri kıskançlıktan Yusuf’u kuyuya attıkları zaman da Cebrail, gömleği saklı olduğu muskadan çıkarıp ona giydirir.

Saray koleksiyonuNdaki en erken tarihli gömlek Fatih Sultan Mehmed’in şehzadesi Cem Sultan’a ait. Kitabesi de bulunan gömleğin yapımına 30 Mart 1477 Pazar gecesi güneş koç burcunda, 19 derecede iken saat 3’ü 57 dakika geçerek başlandığı ve 29 Mart 1480 Salı gecesi güneş yine koç burcunda 19 derecede iken saat 12’yi 36 dakika geçe bitirildiği yazılı. Gömlek için bu kadar açık bir tarih verilmesi burçların insan üzerinde ne kadar etkili olduğuna inanıldığını gösteriyor.



Eşref Saati’nde yazılan gömlekler

Bu örnekten de anlaşılacağı üzere gömleklerin yazımına müneccim denilen günümüz astrologlarının tespit ettiği tarihe göre başlanılmış. İlm-i nücum (yıldız bilimi) ile uğraşan müneccimler başvurulan bir iş için “eşref saat” denilen uğurlu saati tespit edip işin bu saatte yapılmasını önerirlermiş. “Eşref saati” sadrazama sadaret mührünün verilmesi, harp ilânı gibi çok ciddi konulardan ziyaret saatinin seçimine kadar her konuda uygulanıyormuş. Gömlekler üzerinde yazılar genellikle geometrik şekiller içine yazılmış. Bununla beraber hiçbir geometrik bölünme olmadan düz satırlar halinde zemine de yazılmış. Gömlek yüzeyine kare, dikdörtgen, baklava, daire, yarım daire, üçgen şekilleri çiziliyor, içleri ayrıca karelere bölünerek içine vefk (rakamlar) ve cifr (harfler) yazılıyormuş. Ebced hesabına göre Arap alfabesindeki her harfin sayısal olarak bir değeri vardır. Harflerin dizilişine göre hesap edilerek Kur’an’ın istenilen ayeti gizemli bir şekilde ifade edilmiş. Kur’an sûrelerinden başka gömleklerde İlahi kudrete sahip olduğuna inanılan Esmaü’l-Hüsna (Allah’ın 99 adı), dört meleğin adı (Mikail, Cebrail, Azrail, İsrafil), Hz. Muhammed’in hilye-i şerifi (tasviri), nübüvvet mührü (peygamberlik işareti) hadisleri, onun için yazılan Kaside-i Bürde, Hz. Ali’nin eşkali, şiirler, dualar, istek ve yakarışlar yer alıyor. Bazen enseye, bazen etek ucuna, bazen kâğıt etiket gömleğin ait olduğu sultanın adı, tarih ve usta adı da yazılı.

Tılsımlı gömleklerin kimin tarafından hazırlandığı ise tam bir sır. Ne yazık ki bu gömlekleri hazırlayanlar tarih sayfasında -birisi hariç- meçhule karışmış. Ancak gömlekler üzerindeki simgelerden yola çıkılarak bazı tahminlerde bulunulabiliniyor. Örneğin, bazı gömleklerde akrep motifi dikkati çekiyor. Halk arasında akrep efsunu olarak bilinen, yılan ve akrep gibi sürüngenlerin sokmasına karşı, onların uyutulup zararsız hale getirildiği inancı vardır. Bu efsunu en iyi yapanların Rufai tarikatı şeyhleri ve mensupları olduğu bilinir. Nitekim Rufai şeyhlerinin türbelerinin tasvirlerinde bu sürüngenler mutlaka yer alıyor. Yılan, akrep gibi hayvanların sokmasına karşı koruduğuna inanılan bu yazılı gömleklerin, Rufai şeyhleri tarafından hazırlandığı zannediliyor. Yine Konya ve Edirne Mevlevî şeyhlerinden Sinan Dede’nin bazı padişahlara gömlek hazırladığı biliniyor. Bunlar sırasıyla II. Bayezid, I. Selim, I. Süleyman, II. Selim ve III. Murad. Özellikle I. Selim, İran seferine giderken hayır duasını almış.



Sûrelerin hâdimleri var

‘Şifalı Gömlekler’ adlı kitapta gömleklerde yer alan duaların açılımlarını içeren bir bölüm mevcut. Dualar Dr. Murat Sülün tarafından kaleme alınmış. Dr. Sülün, ‘Kur’an-ı Kerim’in görünür yüzünden başka, herkesin bilemeyeceği bir başka vechesinin daha olduğu kabûlüdür.’ diyerek söze başlıyor. Sülün’e göre, hecâ harflerinin, Hurûf-i Mukatta’a’nın, Besmele’nin, Kelime-i Tevhîd’in, Esmâü’l-Hüsnâ’nın birtakım hâssa ve sırları olduğuna, ayrıca âyetlerin, Esmâü’l-Hüsnâ’nın ve sûrelerin ‘hâdim’leri -hizmetkârları- olduğuna inanılıyor. Bunun temelinde de harflerle kozmos arasında bir ilişki olduğu inancı yatıyor. Böylece, Kur’an pasajlarına zâhirî mânaları dışında birtakım özellikler (havâss) yüklenmiş ve Kur’an’daki harf ve cümlelerin belli sayılarda ve bir sıra dâhilinde okunması ya da yazılması durumunda istenen her sonucun alınacağına inanılmış ve bu inanç zamanla sistemleştirilmiş. Esmâü’l-Hüsnâ, Hurûf-i Mukatta’a, Besmele, Âyete’l-Kürsî, Nûr âyeti, Nazar âyeti, Fâtiha, İhlâs, Mu’avvizeteyn, Haşr, Bakara, Yâsîn, Vâkı’a başta olmak üzere, istenen şeyle anlam yakınlığı bulunan pasajlar, çeşitli kombinasyonlar haline getirilerek korktuğu birinden emin olmak, düşman silâhını etkisizleştirmek, psikolojik rahatsızlıklardan kurtulmak, cinlerle temas kurup bunları istihdam etmek... Kısaca; yaşanılan maddî-manevî her tür sıkıntıdan kurtulmak ve herhangi bir hâcetin gerçekleşmesi için okunup yazılır olmuş.



* ‘Şifalı Gömlekler’ kitabı Karizma Yayınları imzalı...

 

4 BIN YILLIK TÜRK OYUNU MANGALA (9 KUMALAK)
i.K tarih 15.12.2009, 10:59 (UTC)
 Türk Milletinin 4 bin yıllık zeka ve strateji oyunu Mangala yeniden yaygınlaşıyor. Tüm dünyadan bizden daha çok bilinen oyunu neredeyse unutmuş bulunmaktayız.
1970'lerden sonra unutulan mangala, özellikle Osmanlı'nın son dönemlerinde kahvehanelerde tavla ve satranç kadar yaygın olan bir oyundu.

Mangalanın çağdaşı olduğu diğer oyunlardan farkı, dağdaki çobandan, 70 yaşındaki bilgine, İstanbul'da saraydaki hanım sultandan 6 yaşındaki çocuğa kadar her yaştan ve kültürden insanın oynayabilmesi.

9 KUMALAK
Bir başka özelliği ise bu oyun için mekâna ve malzemeye bağımlı olunmaması. Toprağa karşılıklı 6 çukur açıldıktan sonra etraftan toplanacak küçük çakıllarla bile oynanabiliyor. Zaten öz Türkçede bu oyunun adı "9 kumalak". Kumalak, keçi ve koyunların tezeklerine deniliyor. Malum bu hayvanların tezekleri zeytin çekirdeğine benziyor ve bu oyun için iyi bir malzeme!

TÜRK ÇOBANLARI GELİŞTİRDİ
Oyunun kumalakla oynanması sebebiyle Orta Asya'da Türk çobanları tarafından geliştirdiği kabul ediliyor. Osmanlı'da 9 kumalak, hareket ettirmek kökünden türemiş olan "mangala" adıyla biliniyor. Literatüre mangala olarak geçen oyuna Anadolu'da her yöre farklı bir isim vermiş; 9 taş, kuyu ve güç oyunu en yaygın kullanılanları. Mangalaya güç oyunu denmesinin sebebi zekâ ve stratejiye dayalı bir oyun olması. Basit bir malzemeyle oynanıyor ama askerî stratejiler geliştirmeyi sağlıyor. Zaten Türkler oyunda kullanılan her bir taşa asker, çukurlara otağ adını vermiş.

EN KOMPLİKESİ TÜRK MANGALASI
Mangala gibi oyunlar birçok toplumda var. Fakat Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi'nden Doç. Dr. Abdulvahap Kara, stratejileri ve kuralları göz önüne alınınca en komplike oyunun Türk mangalası olduğunu söylüyor.

Türkiye'de mangalayı oynamayı bilen çok az insan var. Çoğu da yaşını başını almış. Geleneklerinden kopmamış köylerde basit versiyonları biliniyor. Fakat artık kahvehanelerde, evlerde, arkadaş toplantılarında oynanmıyor. Oyunu bizden başka neredeyse bütün milletler bildiği, oynadığı halde biz, oynamadığımız için unuttuk. Orta Asya'da ise 90'lardan sonra mangala yeniden hatırlanmış. Yaşlılar gençlere öğretmiş. Kazakistan'da 9 kumalak federasyonu kurulmuş. Turnuvalar düzenliyorlar.

ÖZ VE ÖZ KENDİ OYUNUMUZU UNUTUYORUZ
Bu gidişle, öz ve öz bizim oyunumuz olan Mangala oyununu kurallarıyla bilenleri bırakın, hatırlayan da kalmayacak. O halde ne yapmalı? Evvela bu oyunun çok farklı adlarla ve farklı biçimlerde Türkiye’nin ve Türk Dünyasının her yerinde oynandığını bilmemiz, oyunu hatırlamamız ve hatırlatmamız lazım. Bu oyunu hatırlattıktan sonra, oyunun o yöredeki adını, kurallarını, malzemelerini ve oyun tahtasını ortaya çıkarmamız gerekiyor.

DÜNYADA MANGALA OYUNU VE KURALLARI

"Mangala", “bao”, “deka”, “wari”, “owari” gibi isimlerle Afrika, Ortadoğu hatta Uzakdoğu’da görünüyor.

Bütün bu oyunlar, "hareket etmek" anlamına gelen “mankala" kelimesinden türetilmiş.

Ziraatçi toplumlarda taşlar tohum olarak adlandırılırken, Türk mangalalarında bu taşlar asker yerine geçmektedi.

İşte oyunun kuralları;
"Mangala"nın kendi tarafında 6 ila 7 karşı tarafta da aynı sayıda çukurun bulunduğu bir tahta üzerinde oynanıyor.

İlk zamanlarda oyunun başlarında bu çukurlara gelişi güzel sayıda taş konurken, sonradan bu çukurların içine belirli sayıda taş konmaya başlandı.

Günümüzde tekrardan ortaya çıkan mangalada 12 çukur ve yanlarda otağı denilen iki büyük çukur bulunuyor. Her oyuncu öündeki altı çukura dört adet taş koyar.

Oyunun başında kimin başlıyacağı belirlendikten sonra ilk oyuncu önündeki herhangi bir çukurdan dört tane taşı alarak, birini ilk aldığı çukura koyarak çukurun sağ tarafına doğru her bir çukura birer taş bırakır.

"Türk Mangalası"nın diğer mangalalardan farkı otağı bölümüe da taş konmasıdır. Diğer mangalalarda bu kural yoktur.

Oyuncunun elindeki son taş otağı bölümüne gelirse oyuncu bir hak daha kazanır.

Şayet otağıya taş konduğu halde hala elinde taş varsa bu sefer rakibinin haznesine birer taş koyar.

Oyuncunun elindeki son taş rakibin haznesindeki taşları çift sayıya ulaştırırsa, oyuncu buradaki bütün taşları kendi otağına koyar.

Oyun bir oyuncunun kendi sırasındaki çukurların boş kalması ile sona erer. Otağısında en fazla taş toplayan kişi o eli kazanmış olur.

"Mangala" oyunu toplamda beş setten oynanır.

Osmanlı toplumunda oldukça yaygın olarak oynana mangala bir çok minyatürde de resmedilmiştir.

Oyun için mekan ve malzemeye ihtiyaç duyulmamasının yanı sıra her kesimden insanın oynuyabilmesi, oyunun popülerliğini zamanında arttırmıştı.
 

<-Geri

 1 

Devam->

 
 
  Toplam 13771 ziyaretçi (27613 klik) misafirimiz oldu! Copyright - turkcemiz,tr.gg -2007 / ismailkorkmaztr@aol.com  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol